Kaan Gülten Sözleri
- 15 Kasım 2018
Kaan Gülten’in Girişimcilik Üzerine Sözleri
Zevkle keyifle yaptığınız ne varsa bunlara odaklanın. Eğer ticarileştirebildiğiniz, kitlelere ulaştırabildiğiniz işlerse en iyi girişim fırsatları burada.
Girişimcilik kendini farketmeyle başlar, daha sonra kendi farkını girişimin aracılığıyla insanlara yansıtırsın. En iyi yatırım, girişimine alacağın yatırım değildir. Aksine yaşadıkların, öğrendiklerin, geliştirdiklerin, her sattığın ürün yatırımdır aslında ürününe değer veren tüketiciden gelen.
Sen girişimini kimseyle paylaşamayacak gibi sahiplen, zaten bunu gören herkes sahiplenmek isteyecek.
Yeni girişim yapmayı planlayanlara tavsiyem,
Girişiminizi hız, sorumluluk ve güven temelleri üzerine kurun.
– Müşteriye hizmeti hızlı ulaştırıyor ve sorularına, maillerine olabildiğince hızlı yanıt verin
– Müşterinin her sorduğu soru, her hatırlattığı iş ve her beklentisini talep ederek karşılıyor olması kredinizi tüketir. Süreci takip eden ve müşteriyi bilgilendiren siz olun. Sorumluluk alın ve inisiyatif kullanın.
– İletişimde empati kurarak faydaya fokuslanın
Sorumluluk alarak hızlı iletişimle aksiyon alırsanız zaten güven kazanırsınız.
Girişimcilik bir nevi kapitalizme karşı ticari bir direniş hareketedir. Ancak önemli olan bunu fırsat bilen bazı kapitalist oluşumların bu emeği sömürmesine müsaade edilmemesidir.
Nesillerimiz “Ne iş olsa yaparım” yerine,
“Ben yapacağım işi gayet iyi biliyorum” cümlesini kuracak seviyeye geldiğinde çığır atlarız.
Ticaret Kafası yarını için paraya,
Girişimci Kafası geleceği için faydaya odaklanır.
Girişimcilik neden popüler?
Çünkü bir egzoz ustası bile girişimci ruha sahip olursa “yarım saatte yaptığım bu işi nasıl 10 dk ya düşürebilirim” sorusuna yanıt arayabilmektedir.
Girişimci olmak için hangi pozisyonda ne iş yapıldığının önemi yok!
Şimdi yapacağınız hatadan dolayı zarar edebilirsiniz. Ancak aynı hatayı 3-4 kat büyüyünce yaptığınızda aynı oranda daha fazla zarar edeceğinizi düşünün ve denemek için hiç beklemeyin.
Uzun vadeli planları gerçekleştirme motivasyonu da zamana yayılır ve düşük olur. 1 yıl sonrası için planladığınız bir hedefi 12 aya bölüp aylık hedefleri çıkartın. Hatta onları da 30 a bölüp günlük hedefleri çıkartın. Her günkü hedefi gerçekleştirdikçe her gün projeyi başarmış gibi mutlu olabileceksiniz.
Küçük parçalara böldükçe başarılamayacak hedef yok aslında!
Sorunlara sorun olarak bakmak yerine, öğrenmek, deneyimlemek, kendimizi yenilemek, müşterilerimizi tanımak, iletişimimizi güçlendirmek, hizmetlerimizi geliştirmek olarak bakarsak kazanırız.
Girişimlerin kapanmamasının en önemli eksiği Pazarlama neden önemli?
https://www.linkedin.com/feed/update/urn:li:activity:6404651057821155328/
Günlük hesaplarla değil yıllık planlarla çalışmalıyız!
https://www.linkedin.com/feed/update/urn:li:activity:6399248068138672128/
Her sektörün en iyisi, “en çok kazandıran meslekler” sıralamasını geçecek gelire sahiptir. En çok kazandıranın ne olduğuna odaklanmaktansa sevdiğimiz işi yapmalı ve o işte en iyisi olmaya çalışmalıyız.
Girişimciliğe en iyi başlama yolu, en keyif aldığınız işlere ve en yetenekli olduğunuz alanlara yoğunlaşmak, daha sonra bunları sevecek başka insanlara nasıl ulaştırabilirim demek. Severek yaptığın bir işten para kazanmak, yaptığın işin değerini arttırarak daha çok sevmeni sağlayacak.
Kendi karşılaştığınız, çevrenizde gözlemlediğiniz her soruna odaklanın. Keşfedeceğiniz bir çözüm yolu bir girişimin temel fikrini oluşturacaktır.
“Keşke şöyle olsaydı” diye serzenişte bulunabileceğiniz her durumun, bir girişimin temel fikrini oluşturacağını unutmayın.
Girişimcilik zorlu bir yol. Ancak yoldaki en büyük güzellik aynı yoldan geçecek kişilere ışık tutabilecek keşifler yapabilmiş olmak…
Fikrine düşüncene aşık ol!
Ama daha mantıklısını farkedene kadar…
Tek başına yapamayacağın hiçbir işi başkasıyla da yapamazsın. Başkasına güvenerek bir işe girme. Ancak tek başına yapabileceğin bir işi başkasıyla daha iyi başarabileceksen gir. Yoksa sadece bir basamak olursun.
Aksiyon almadan potansiyelin hiçbir anlam ifade etmiyor.
Girişimcilikteki en büyük risk bulduğun bir çözümün sektör devleri tarafından yeni bir özellik gibi duyurulması. Analizlerde, “riskler” alanında en başta değerlendirilmesi gereken konu bu olmalı.
Yatırım sadece nakit değildir, girişimcinin artan networküdür, bilgisidir, deneyimidir, vizyonudur. Para olunca vizyon de genişliyor tabi
Fikrim çalınır diyenler!
Herkesin sürekli yeni fikirleri var. Ve çok kapsamlı araştırma yapamadığın için Türkiye’de veya dünyanın herhangi bir yerinde o fikrin veya projenin hayata geçtiğini göremiyorsun. Aynı zamanda fikirden önemli olan onu hayata geçirebilmektir. Şu cümleyi hiç duydunuz mu? “Bu aklıma gelmişti, bunu ben de düşünmüştüm” :)
İştr bu cümleyi her duyduğunuzda şu aklınıza gelsin. Fikrin önemi yok! Onu hayata geçirebilmek önemli. İnsanlar sen fikrini paylaşınca fikrini çalmak istemez, özellikle yatırımcılar. Bu hedefi gerçekleştirebilecek kişilerle çalışmak ister. 4 duvar arasında ömür boyu gizli tuttuğun bir fikrin sana faydası nedir? Pazarlamadığın sürece, müşteri, ortak, çalışan ve yatırımcı bulamazsın! Hepsi pazarlama ile ilgili. Fikre, projeye değil, farklarına ve hedef kitlene odaklan! Pazarlamaya başla. Göreceksin ki akıl akıldan üstünmüş ve daha çok yol değiştirmen, daha çok geliştirme yapman gerekecekmiş. Fikir önemli değil, onu hayata geçirmen ve hayata geçirme sürecinde ne öğrendiğin önemlidir. Bu benim de aklıma gelmişti diye övünenler var ya! Bunu her söyledikçe bana iş vermeyin, benimle çalışmayın diyorlar aslında. Ben düşünürüm, beni bırakın işi yapanları ima edin derler. Bırakın artık fikri ve o fikri aylarca düşünmeyi. Neresinden nasıl başlayabilirsin ona bak…
Mükemmele ulaşmanın yolu, her zaman sahip olduğumuzun bir iyisini düşünmekten geçer.
İsyan eden girişimci olamaz. Girişimci sorun çözmek, optimize etmek, faydayı artırmak ve zararı azaltmak zorunda. Girişimci olmak için en önemli gereksinim optimist olmak, şartlar ne kadar zorlasa da :)
İnsanın vizyonu, ufku ve hayalleri adım attıkça, ilerledikçe açılır. Aslında bunları da yapabilirmişim, aslında bu hedefi de gerçekleştirebilirmişim aydınlanmasını oraya gelmeden yaşamanız imkansız. Bu yüzden çoğu girişim yolda pivot eder (iş modelini değiştirir).
Ne olursa olsun tüm süreci kontrol edeceğinizi düşünerek plan yapmayın ve derhal ilk adımı atın. Göreceksiniz ki zaten hiçbir plana %100 uyamayacaksınız.
Yeni biri olma konusunda kendinize şans verin. Her adımda öğrenecek, her adımda sorgulayacak ve yeni hedefler koyacaksınız.
Bu yüzden girişimciliği sisli bir yolda gitmeye benzetirim. Siz ilerledikçe her şey daha fazla netleşir.
İlk adım belki zor olacak ama devamında her şey daha fazla kontrol altında olacak.
Kaan Gülten’in Yöneticilik Üzerine Sözleri
Bir çalışanın şirkete sağlayacağı en büyük fayda, kontrol edilemeyeceği zamanlardaki çalışmalardır. Bir şirketin çalışana sağlayacağı en büyük fayda, düşünebileceği boş zamanları olmasını sağlayacak özgürlüğü tanıyabilmesidir.
Yöneticiler bulundukları makamı, izah, öğreti, ikna ve yönlendirme ile yönetmek yerine öfke, baskı ve güç göstererek yönettiği sürece girişimcilik her zaman bir umut olmaya devam edecek.
Tepkileri öngörülemeyen her yönetici motivasyon bozar.
Bir ebeveyn olarak dün kızmadığınız bir konu için bugün kızıyor olmanız çocuğunuz üzerinde iletişim sıkıntısı ve depresyon oluşturabilir. Yöneticiler için de aynı durum geçerli.
Olumsuz yönlerinizin bile tutarlı olması, öngörülebilir olması sebebiyle bir nebze kabul edilebilir.
Bu sebeple yönetici iletişimindeki en kötü etken tutarsız davranış ve kararlardır.
Eleştirilerin kabul edilebilirliği, beraberinde sunulan çözüm önerilerilerinin gerçekçiliği ile ölçülmelidir.
Dünyanın en zor şeyi varolan düzeni değiştirmektir. Yeni bir yönetici, yeni bir müdür veya herhangi bir pozisyonda yeni bir çalışan ilk işe başladığında kendi deneyimleri ve bilgisi ışığında daha verimli bir çalışma için değişikliğe gitmek ister. Eğer bunu ilk 1-2 ayda başaramazsa, düzene adapte olmaya başlar yani varolan sistem onu da içine alır.
İşletme körlüğünden etkilenmemenin en iyi yolu, yeni çalışanların görüş ve önerilerine öncelik vermek.
Bir şirketin en değerli sermayesi ekibidir.
Oturduğu yerden emir veren değil, herkesten daha çok çalışarak yol gösteren yöneticiler şirketleri büyütürler.
Türkiye uzman istihdam açığında dünya sıralamasının zirvesinde ve patronlar sorun uzman azlığı sebebiyle çalışanlardaymış gibi bunu paylaşıyor. Bunun nedeni zaten patronlar.
Çünkü bir kişi 5-6 uzmanlık alanında çalıştırılmak isteniyor. Her pozisyon için ayrı istihdam sağlayarak uzmanlaşma desteklenmiyor. Daha fazla kaliteli iş üreterek kazanmak yerine, daha fazla tasarrufla kazanmak hedefleniyor. Ülkemizdeki tüm patronların bu vizyonsuzluktan kurtulması ancak bizi uzman istihdamında zirve yapabilir.
İşini iyi bilen ama iyi niyetli olmayan birini iyi niyetli yapamazsınız. Ama iyi niyetli olan ve işi çok iyi bilmeyen birine, işi çok iyi öğretebilirsiniz. İşe alımlarda insanların kalplerine de odaklanmayı unutmayın!
Yaptığı çalışmaya gerektiği kadar özenmeyen bir iş arkadaşıma, küçükken duyduğum şu hikayeyi anlattım.
“Bir marangoz yanında yetişen 2 oğluna, sipariş üzerine birer ev yapmasını istemiş. Bir oğlu kusursuz işçilik ve özveriyle yapmış, diğeri ise baştan savma ve kalitesiz yapmıştı. Babaları, şimdi bu evler sizin diyerek anahtarları oğullarına verdi.”
Bu hikaye empati kurma gayretimi fazlasıyla geliştirmişti. Söylediğim her cümle, yaptığım her hareket, attığım her adım çevremde kimleri nasıl etkilediğine çok dikkat ederim.
Buradan yola çıkarak tüm çalışanların da başta müşteriler, sonra şirketi için “kendi işini yapıyormuş gibi” kusursuzu gerçekleştirmesini beklerim. Yaptığı her işte en iyisi için çabalayan insanların, kendilerinin de en iyisine ulaştığının farkında olarak; daha uzun süre çalışan müşteriler, daha çok memnuniyetin, daha yüksek maaş ve daha iyi bir kariyeri beraberinde getirdiğini bilerek…
Bir yönetici sahip olduğu otoriteye siyasi, dini ve şahsi hiçbir fikrini alet etmemelidir.
İş görüşmelerinde sorduğumuz sorular kadar sormadıklarımızın da önemli olduğunu düşünüyoruz. Şirket olarak, hiçbir iş görüşmesinde memleket, din, etnik köken, siyasi ve kişisel hiçbir eğilimi sormayarak hümanist bakış açımızla oluşturduğumuz ekiple çok kültürlü bir yapıya ulaşmanın hazzını fazlasıyla yaşıyoruz.
Tüm yöneticilere tavsiyem, insanları sadece bilgi ve karakterleriyle değerlendirin.
Yöneticilerin egosu veya başarı için çalıştığını anlamanın çok basit bir formülü var: Ufak büyük demeden işle ilgili bir hatasını kibar bir şekilde dile getirin. Tepki gösterirse egosu için iş yapıyordur, yönetici için değil sadece kendinizi geliştirmek için işinizi iyi yapın. Teşekkür ederse başarı için çalışıyordur, omuz omuza verin.
Kibarlığın gücü, koltuğun gücünden fazladır.
Kendi kargo poşetimizi bastırma fikri nerden çıktı?
Toplamda 54.000 adet SEO kitabı satışı elde etmişiz. Webtures’ın 7 yıllık geçmişinde bu günde onlarca kargo anlamına geliyor.
Ofise erken geldiğim bir gün, sekreterin iş yoğunluğunu azaltmak için paketler halinde bulunan anlaşmalı olduğumuz kargo firmasının poşetini çıkararak, yaptırdığımız yüzlerce adres etiketini yapıştırmaya başladım. 50, 100 , 150 derken iş bitmiyordu ve daha pratik bir yolu olmalıydı diye düşünürken, üzerinde kendi bilgilerimizin zaten yazdığı bir kargo poşeti tasarlayalım, sadece alıcının bilgileri kargo esnasında tamamlansın fikri doğdu. Ertesi gün tasarım, ertesi gün sipariş 2 hafta sonra kargo poşetlerini teslim aldık. 4 yıldır sekreter açısından iş verimliliği, zaman tasarrufu, çalışan motivasyonu en iyi derecede.
Her yöneticinin mutlaka 1 günlüğüne de olsa her çalışanın yerine geçmesi gerekiyor. Onun halini, zorluklarını, sorunlarını daha iyi anlaması için…
Kaan Gülten’in Ticaret Üzerine Sözleri
İhracatımızın fazla olduğu ülkeler genelde gurbetçilerimizin yoğun yaşadığı yerler. Yani girişimci olan, ticaret yapan veya bir şekilde ürün/hizmet ihtiyacı olan Türkler kendi vatanlarından bu ihtiyaçlarını karşılamayı tercih ediyorlar. O zaman yurtdışında girişimci Türkleri desteklemek ve yurtdışına girişimci olarak gitmeyi teşvik etmek de ayrı bir ihracatı büyütme stratejisi olacaktır.
İhracatımızın fazla olduğu ülkeler genelde gurbetçilerimizin yoğun yaşadığı yerler. Yani girişimci olan, ticaret yapan veya bir şekilde ürün/hizmet ihtiyacı olan Türkler kendi vatanlarından bu ihtiyaçlarını karşılamayı tercih ediyorlar. O zaman yurtdışında girişimci Türkleri desteklemek ve yurtdışına girişimci olarak gitmeyi teşvik etmek de ayrı bir ihracatı büyütme stratejisi olacaktır.
Türkiye’deki çoğunluk maalesef kolay yoldan para kazanma peşinde.
Ancak bildiğim tek kolay yoldan para kazananlar, kolay yoldan para kazanmak isteyenlerin üstünden kazananlar. Bu sebeple toplumumuzun kolay yoldan para kazanma arzusu çiftlik bank gibi, saadet zincirleri gibi birçok aldatıcı sistemi zengin ediyor.
Çalışmaktan başka çözüm yok!
İkna kabiliyeti gelişmiş insanlar, yalan söylemek yerine doğru söyleyerek insanların inancını kazanmaya çalışmış kişilerdir.
Şirketler büyüdükçe artan prosedürler, çeşitlenen hiyerarşi, organizasyon yapısı ve sorumlulukları tüm süreçlerin fark edilmeden gitgide yavaşlamasına sebep olur.
Her dönem için başarılı olmak veya ayakta kalmak adına en önemli konu, hız ve adaptasyon olmuştur.
Bu sebeple değişen şartlara, ihtiyaçlara en hızlı uyum sağlama potansiyeli en esnek şirketlerde ve girişimlerdedir.
Hızlı karar, hızlı aksiyon hızlı sonuç getirir. Elindeki gücün etkisi büyüklüğü ile değil esnekliği ile ölçülmelidir.
Bu yüzden artık büyük balık olmak değil hızlı balık olmak önemlidir .
Kaan Gülten’in Rekabet Üzerine Sözleri
Bu devirde ayakta kalabilmenin sırrı, her türlü kurnazlığı anlayabilecek kadar zeki ancak hiçbirini uygulamayacak kadar iyi niyetli olmaktan geçiyor.
Gazete dünün haberi, televizyon birkaç saat öncesinin haberi, haber siteleri birkaç dakika öncesinin haberi, sosyal medya anın haberi. Teknolojinin hayatımıza kazandırdığı en büyük yenilik hız.
Artık büyük balık küçük balığı yutamıyor, çünkü büyük olan değil hızlı olan kazanıyor.
5G’nin olduğu bir dünyada Google için website hızı bir sıralama faktörü olmayacaktır.
Bu bir bitki çayı, hangi bitki çayını seçerseniz onu bu çiçeğin altındaki hazneye koyuyorlar ve suyu çektikçe aşağı düşecek şekilde sunuyorlar.
Ne gibi dersler çıkardım;
1. Müşterilere farklı ve yeni deneyimler yaşat.
2. İnsanlara kendilerini özel hissettir.
3. İnsanların sosyal medyada paylaşabilmelerini sağla.
4. Menüdeki diğer tüm ürünlerinin farklı deneyimler sunabileceğini hissettir. İnsanları yenilerini seçmek için tekrar tekrar getir.Özetle, sıradan olmamak için daima yenilik yaparak, müşterilerin kendilerini özel hissedecekleri deneyimler yaşat ve bunların paylaşılmasının mutluluğunu yaşa.
Tek kelimeyle mükemmel!
Kaan Gülten’in Kriz Yönetimi Üzerine Sözleri
İnsan sinirlendiği zaman gücü 3 katına kadar çıkabiliyor. Yani fiziksel bir işle uğraşıyorsanız öfkelenmeniz, sorunu çözmeyi kolaylaştırır. Ancak günümüzde krizlerin çözümü bilek gücü değil beyin gücüyle olmak zorunda. Yanlış karar almamak, yanlış şeyler söylememek için duyguları kontrol ederek hareket etmeliyiz.
Bu sebeple günümüzde en iyi kriz çözme yöntemi sakinleşmeyi bekleyerek soğukkanlılık göstermek ve alternatif çözümleri değerlendirmektir.
Hepimiz hayatımızda yüzlerce kriz ve sorun atlattık. Ama şu anda neredeyse hiçbirinin stresini yaşamıyoruz. Buradan yola çıkarak şuna odaklanmalıyız.
Bundan sonra karşımıza çıkacak her kriz ve sorunu da bir zaman sonra unutacağız. Önemli olan bunları olabildiğince dert edinmeden ve en az hasarla atlatmamız.
Sorunları fırsata çevirmek her durumda olduğu gibi müşteri deneyimini iyileştirme ve love mark oluşturmada da son derece etkili.
https://www.linkedin.com/feed/update/urn:li:activity:6408306265486950400/
Her kriz bir gün bir şekilde atlatılacak, önemli olan ne kadar az hasarla atlattığımız.
https://www.linkedin.com/feed/update/urn:li:activity:6423196223116709888/
Zorluklar karşısında güçlü kalabilmek için 7 anektod
1. Hiçbir zaman varolan gücünün sürekli olacağına inanma
2. Her zaman alternatif gelir kaynaklarını oluştur
3. Gücünü daima kendinden al
4. Birebir iletişime önem ver.
5. İnsanlarla iletişime açık ol ve iletişimde dürüst ol
6. Her zorluk seni gelecekteki daha büyük zorluklara hazır hale getirir
7. Doğru, dürüst ve ahlaklı olmayı koru
Kriz anlarında kontrollü olan ve sakinliğini koruyan kazanır.
Ufak tefek tüm kriz yönetimlerinden ders çıkarın. Sakinliği korumak, zaman kazanmak, en iyi yanıtları, en iyi alternatifleri düşünmek en iyi kriz yönetimi için ilk yapılması gerekenlerdir. Unutmayın, kriz yönetiminde hatalı olmak, genelde beraberinde daha büyük krizleri doğurur!
Krizi iyi yönetememek, yeni krizlere sebep olmak demek.
Kriz anlarında kontrollü olan ve sakinliğini koruyan kazanır.
Kaan Gülten’in Pazarlama Üzerine Sözleri
Google, sadece bir search bar koydu..
Instagram sadece görsel..
Twitter 140 karakter yeter dedi..
iPhone tuşsuz tasarladı.. Kullanıcılara en temel çözümü en basit şekilde sunun,
İnsanlarla konuşurken direkt en ilgisini çeken konuya girin,
Çalışma ortamınızı en yalın şekilde tasarlayın,
Daha az uygulama, daha az bildirim, daha az detay ve sayesinde daha fazla kaliteye, işin özüne odaklanarak daha başarılı işler çıkarın.
Sadelik en iyi görselliktir.
Bir reklam kampanyasının tıklanma oranı, görüntülenme oranı, satışa dönüşme oranı ve dönüşüm başı maliyeti ölçebilirsiniz. Ancak pazarlamanızdaki görselin, kullanılan dilin, renklerin ve iletişim şeklinin karşı tarafa verdiği güven duygusu, keyif hissi, yarattığı cazibeyi ve bıraktığı hayranlığı ölçemezsiniz. Ölçümlenebilecek her yatırımı bırakın diğerleri yapsın, sizler de bir yandan yapabilirsiniz. Ama asıl büyümeyi ölçümlenemeyecek olana, yani duygu ve hislere yatırım yaparak yakalarsınız.
Bu yüzden, “ölçümlenemeyecek her yatırım vizyon işidir”
Amerika tamamen bir pazarlama ülkesidir. Bunun en güzel örneği Apple. Çıkardığı bluetooth kulaklığı bile öyle bir markalaştırıyor ki insanlar kıyaslamıyor ve hatta bluetooth kulaklık bile demiyor.
Bu AirPods!1.000 TL’ye AirPods mu alsam? Yoksa 30 TL’ye şu bluetooth kulaklığı mı alsam? Gibi bir cümle hiç duydunuz mu? Ürünü o kadar farklı konumlandırıyor ki, insanlar sadece alsam mı almasam mı diyor!
Peki neden bizler piyasada tutan bir ürün veya hizmet varsa hemen aynısını yapmayı tercih ediyoruz da kreatif olamıyoruz?
Facebook kafasında büyümek;
– Yazı, görsel, video, gif gibi değişen kullanıcı alışkanlıklarına hitap edebilmek
– İnsanların daha duygusal tepkiler verebilmesini sağlamak ve bunları ölçebilmek için like dışında emojilerle tepki verilebilmesini sağlamak
– Facebook sayfalarının etkileşimlerini her geçen gün düşürerek, büyüdükçe gücü ve kontrolü eline almak. Sayfa sahiplerinin tek çözümünün reklam kalması
– İnsanların zaman tünelini kalıcı bir şekilde anlık konularla doldurmasının önüne geçmek için hikayelerle anlık etkileşimi arttırmak
– Messenger, Whatsapp gibi 2 dev anlık yazışma yazılımına sahip olarak big datayı pazarlama stratejisi amaçlı kullanmak ve verileri doğrulayarak insanların bilgilerine 360 derece sahip olmak
– Gençlerin ailelerinden uzakta daha rahat takılabileceği bir alan olarak gördüğü instagramı satın alarak sosyal medyada değişen trendi kontrolü altına almak
– 8 kişilik bir ekip ile 40 günlük girişimken instagramı herkesin dudağını uçuklatacak 1 milyar dolara alıp, borsaya açılma öncesi hisseleri güçlendirmek ve en önemlisi facebook reklamlarına default bir şekilde instagramda reklama çık modelini kullanarak reklam bütçesinin yarısını instagrama kaydırarak kara geçmek.Dünyanın en stratejik ve vizyoner şirketlerinden biri : Facebook!
Müşteriyi satın alma için etkileyen kriterler; fiyat, görsellik, marka, logo, slogan, ses, koku, dokunma, tavsiye, hikaye, reklam ve iletişimdir.
Ancak “müşteri deneyimi” en önemlisi. Müşteri iyi deneyim yaşadıysa diğer hepsi sorunlu da olsa gözardı edilir. Müşteri kötü deneyim yaşadıysa diğer hepsi kusursuz da olsa yeniden satın almaya yetmez.
Müşteriyi merkeze koyan her şirket nesilden nesile hizmet edecek bir geleceği inşa etmek istiyor demektir.
Mottonuz “Daha İyisi!”olsun.
Her şeyin mutlaka daha iyisi vardır ve daha iyisini yaptıkça bu sizi mükemmele götürür.
Çok kişinin az seveceği bir ürün yerine, az kişinin çok seveceği bir ürüne odaklan!
Twitter, Youtube, Linkedin, Instagram’ın olduğu dünyada keşfedilmeyi bekleyen yetenek veya birileri beni görecek, duyacak, keşfedecek diyen kalmış mıdır? Her alanda eşitliğin giderek arttığı bir dünyadayız. Bunu fırsata çevirenler, uyum sağlayanlar ve yeteneği olanlar kazanacak.
Kaan Gülten’in Kişisel Gelişim Üzerine Sözleri
5 ayrı işi tamamlamanız gerektiğini düşünelim ve her bir farklı işten 10’ar tane yapmamız gerektiğiniz varsayalım. Sizce hangi uygulama şekli daha hızlı sonuç verir;
Her farklı işten birer tane yaparak ilerlemek.
Bir işten 10 tane yapıp bitirip, 2.ye geçmek 10 tane yapıp sıradakine geçmek.
Birçoğunuzun tahmin edeceği gibi 2. seçenek daha verimli çalışmamızı sağlar. Sebepleri ise çok basit her farklı işten diğerine geçiş yaparak o işe ne kadar hakim olsak da kendimizi adapte etmemiz gerekir, bu geçiş bile zaman kaybettirir, motivasyon kaybına yol açar ve bu direkt performansa yansır, hata yapma ihtimali çok fazladır ve bir hata oluşursa zaman kaybı daha çok olur. Peki ya diğerinde, elimizin veya uygulayış biçimimizin alışması daha seri çalışmamıza sebep olur ve her bir iş geçişlerinde zaman kaybına yol açmaz.Buradan yola çıkarak şunu çok net söyleyebiliriz ki cep telefonlarımızdan gelecek herhangi bir bildirimle ilgilenmemiz performansımızı ve fayda/zaman çıktısını fazlasıyla düşürecektir. Dolayısıyla bildirimlerin ve dış etkenlerin kendimizi bölmesine müsaade etmek üretkenliğimizi, performansımızı ve daha fazla çalışmak yerine daha fazla düşünmeye vakit ayırmamızı engelleyen en büyük sorundur.
https://www.linkedin.com/feed/update/urn:li:activity:6501468787328446464/
8 yıl bana en çok şunları öğretti;
Daha iyisini ve daha fazlasını iste ama sahip olamazsan isyan etme!
Sorunlar karşısında hemen öfkeyle hareket etme, sus ve sadece daha iyi çözümü bulana kadar düşün!
Bildiklerini, kazandıklarını, zamanını ve enerjini herkesle paylaş. Sana yanlış yapılmasına karşılık en büyük kozun, paylaştıklarından mahrum bırakmak olsun!
Bir gün en büyük kaybı yaşasaydınız ne yapardınız? Bunları düşündükçe ufak kayıplar mutsuz etmemeye başlıyor. Hayat başarılar kadar başarısızlıklarla da doludur. Başarılar, başarısızlıklarla nasıl mücadele ettiğine bağlıdır.
En kötü senaryoya hazırlıklı olmanız, kötü senaryolarda dik durmanızı sağlar!
Hayatta herkes kendi hedefleri doğrultusunda çabalar. Ancak hedefe ulaştığında bazen onun için çabaladığın süreç kadar haz vermez. Çünkü seni asıl geliştiren hedef değil, hedefe koşarken yaşadıkların ve öğrendiklerindir. Sonuç başarısız olsa da o serüvenin kattıkları paha biçilemez.
Sonuç başarısız olsa da, hayat en büyük puanı gidiş yoluna verir.
Google’da arama yaparken “elma kalorisi” gibi olabildiğince az kelime sayısı kullanıyoruz. Bu aslında bizim yazılıma bakışımızı gösteriyor. Yaklaşımımız tamamen emir kipiyle. Getir Google, Yap Google, Bul Google gibi. Ancak sesli aramalara ve asistanlara adapte oldukça daha uzun arama terimleri kullanıyoruz. Daha konuşkan bir yapıda hareket ediyoruz “Ortalama büyüklükteki bir elmada kaç kalori vardır” gibi. Yapay zeka hayatımıza girdikçe onunla konuşmaya, iletişim kurmaya anlaşmaya çalışıyoruz. Yapay zekaya, sesli asistanlara bile rica etmemiz, uzun uzun açıklamamız neredeyse ikna ederek ondan bir şeyler istememiz gerekirken neden insanlara emir verilir? İnsanın insandan üstün olmadığını yapay zekadan mı öğrenecektik?
Herkes en yakın 5 arkadaşının ortalamasıdır. Onlar kadar planlama yapar, onlar kadar geleceği düşünür, onlar kadar hedefler koyarsınız. Ancak farklı bir ortama girdiğinizde bakış açınız hızlıca değişir ve artık başka insanların düşünceleri doğrultusunda yeni planlar düşünmeye başlarsınız.
Maaşını 200 TL arttırmak için arayışta bulunanlar ile iletişimde olursanız hedefiniz bu olur, global bir girişimin parçası olup bu milyonlara ulaştırmak isteyenlerle iletişimde olursanız hedefleriniz bu doğrultuda olur.
Geleceğinizi sadece çevrenizdekilerin hayalleri ve hedefleri ile sınırlamayın. Yeni networker edinerek en hızlı şekilde yeni hedefler ve yeni gelecekler de hedefleyebilirsiniz. Bu sebeple kendinizi değiştirmek için en iyi ve en hızlı yol ortamınızı değiştirmek olacaktır.
Kendinizi en kolay şekilde gelişime açık hale getirmek için adam/saat hesabı yapın.
adam/saat = Kazandığınız para / Harcadığınız saat
hesabı ile saatlik ücretinizi çıkarın. Sonrasında televizyon seyrederken veya sosyal medyada keyfi gezinirken ne kadar büyük paralar yaktığınızı göreceksiniz ve daha fazla çalışmaya ya da daha fazla şey öğrenerek adam/saat ücretinizi arttırmaya çalışacaksınız.Bu hesabı yaptıktan sonra her 1 saatlik izlediğiniz televizyon maliyetini görerek hayatınızdan televizyonu çıkaracaksınız :)
Sorunlar ve engellerle karşılaşmayacağımız tek durum; evde oturup beklemektir. Ancak bilinmekidir ki en büyük sorun da aslında budur.
Hayatın akışı esnasında karşımıza çıkan sorunlar, üstesinden gelme şeklimizle bizi bir sonraki versiyonumuza hazırlar. Bu sebeple sorunları çözerek gelişir ve bir sonraki sorunda çok daha başarılı kararlar alabiliriz.
Hayat sizi zorlamıyorsa geliştirmiyor da demektir.
Sorunların çözüm sürecindeki yaşatacağı deneyim paha biçilemez.
Gerekli gereksiz deme öğrendiğin her şey mutlaka hayatına katkı sağlayacaktır. Buna en basit sevmeyeceğimiz işler bile dahil. Eğer bir işte kariyer yapmayacaksan ona aylarını hele hele yıllarını kesinlikle verme, birkaç hafta öğren ve başka bir iş geç, zaten o kısacık sürede her işin %80’ini kaparsın. Elde ettiğin her farklı bilgi ve deneyim, kendi yolunu bulmanı sağlayacaktır. Her bir deneyim sana hangisinin senin ideal işin olacağını da gösterecektir. Bu sebeple denemekten ve öğrenmekten kaçınma. Dizi, film ve oyun elbette her biri mutlaka birçok farklı bilgiyi de katar ve bazı yeteneklerin gelişmesinde yardımcı olur. Ancak bunlara olabildiğince kısıtlı seviyede vakit ayırarak oku, araştır, incele ve düşün. Gördüğün ve beğendiğin her şeyin nedenini sorgula. Bu paylaşımın amacı neydi? Bu görsel neden böyle yapıldı? Bu sloganın seçilmesinin sebebi ne olabilir? Bu uygulama, araç neye hizmet ediyor? Zihninde yaktığın her bir ışık, genç yaşta derya deniz fikir ve stratejilere sahip olmanı sağlayacaktır. Yeter ki sorgula!
Öğrenmenin birçok yolu vardır; Kitap oku, blog oku, video izle, etkinliklere katıl, gruplarda tartış, paylaş ve yorum al, hata yap ve öğren.
Öfkesini kontrol edemeyen insanlar, aslında öfkesiyle baş edemeyecek kadar güçsüzdürler.
Yurtdışına çıktığınızda yabancı biriyle tanışırken ben Ankara’lıyım, Diyarbakır’lıyım, Tokat’lıyım, İzmirli’yim demezsiniz. “Ben Türkiye’denim” veya “Türk’üm” dersiniz. Gezegenlerarası bir görüşme mümkün olsa o zaman da kimse “Ben İngiltere’denim” veya “Ben Afrikada’nım” demez “Ben Dünya’danım” der.
O zaman şimdiden bu pencereden bakmaya çalışalım.
Hiçbirimizin başka birine bir üstlüğü yok Biz Dünya’lıyız!
Üretmeyen, düşünmeyen, daha iyisi için çabalamayan ve limitlerini zorlamayan kişilerin hayattan serzenişlerini anlamıyorum.
Bir şirkette çaycı da olsanız en iyisi olmaya çalışın. Demlenme süresi ne kadar olursa en iyi lezzeti verdiğini test edin. Yurtdışından farklı çaylar getirip, karışımlar yaparak farklı güzel bir lezzet elde etmeye çalışın, gerekirse anket ve testlere göre ilerleyin.
Müşteriler ben hayatımda böyle bir çay içmedim desin, ya sizi bu yönünüzle bile anlatsın ya da daha fazla çay içebilmek için sizinle çalışma imkanını oluştursun.
Bir çaycı da olsak, farklı ve en iyisi olmaya çalışalım, işte o zaman mazeretlerin değil daha iyisi için çalışmanın başarıya götürdüğünü görebileceğiz.
Dünyadaki en saçma şey dün yaptığımızı bugün birebir tekrar ediyor olmaktır.
Dünyayı değiştiremesek de kendi dünyamızı değiştirebilmek için, bugün daha farklı ne yapabiliriz? veya neyi daha farklı yapabiliriz? sorularına odaklanmalıyız!
Sadece düşünmek, hayal kurmak, plan yapmak da değil,
Sadece hangi amaca hizmet ettiğini bilmeden körü körüne çalışmak da değil,
İlk adımı düşünüp harekete geçmek, yeni bakış açıları kazanarak yeni adımları planlamak gerekir.
Günümüz teknolojisinde her şeyi öğrenmeniz mümkündür. Asıl önemli olan neyi öğrenmeniz gerektiğini keşfedebilecek bir bakış açısına sahip olmak.
Bir gün ticaretle uğraşan bir arkadaşımla tavla oynuyoruz. Birkaç hatalı hamlesinin tekrar etmesinden sonra bilinçli olarak dürüst oynamadığını farkettim ve esprili bir şekilde “ben seninle hayatta ticaret yapmam :)” dedim. Ama sonra düşündüm ki söylediğim sadece şaka olmamalıydı. Çünkü insanın düşünce yapısı her durumda aynı şekilde ortaya çıkar ve gerçekten insanları hayatımıza sokmadan önce birçok teste tabi tutmamız gerekir. Bunlardan en önemlisi de kesinlikle “dürüstlük” olmalıdır.
Linkedin üzerinde iş arayan arkadaşlara küçük bir tavsiye;
“İş arıyorum” gibi paylaşımlar yerine “bu uzmanlık alanımda şu çalışmaları yaptım, yeni başarılara imza atabileceğim yeni bir iş arayışındayım” veya yaptığınız işle ilgili herkesin bilmediği bir teknik bilgi veya deneyimi paylaşarak arayışınıza dikkat çekmenizi öneririm.
İletişim şekli çok önemlidir. Talep eden değil arz eden bir iletişim şekli çok daha kolay kabul görecektir.
Konfor alanınızı terkettiğinizde, hem hayatınızı daha fazla kontrol altına alabilecek güce erişeceksiniz, hem de artık konfor alanınız size her zamankinden çok daha konforlu gelecek.
Limitlerinizin ne olduğunu anlamanız için limitlerinizi zorlamanız gerekir.
Sevgi ve ilgi ancak bir karşılık alamayacağını bilerek uyguladığın zaman değerlidir.
İnsanoğlunun en hızlı gelişimi, geçmişte öğrenilenlerin üzerine koyarak ilerlemesindedir. Bu yüzden bazen 100 denemede öğreneceğinizi 1 yapana danışarak da öğrenebilirsiniz.
Zamanınızı keşfedilen yolları tekrar keşfetmeye ayırmayın.
Ya yeni şeyler deneyin, ya da deneyimlenmişi öğrenin!
Analiz yeteneğiniz güçlü olursa, kendinizi geliştirmek için sınırsız kaynağa sahip olursunuz.
İnsanın karakterinin göstergesi, güçsüzken güçlüye olan davranışından değil, güçlü olduktan sonra güçsüze olan davranışından anlaşılır.
Eğer bir önceki ayla aynı işleri yapmaya devam ediyorsam, burada bir yanlışlık var, kendimi geliştirememişim!
Ama kendimi geliştirmem bana değil de bir başkasına bağlıysa daha büyük bir yanlışlık var, kendimi keşfedememişim!
Mutlu olmak için para kazanmak amacıyla, sevmediğimiz bir işte çalışarak mutluluğumuzu satıyoruz aslında.
Stajyer olarak bile bir görüşme gerçekleştirirken şu soruyu sorun “Peki çalışmamı, hazırlanmamı istediğiniz bir konu var mıdır? Buraya daha fazla katkı yapabileceğim herhangi bir konu varsa önceden çalışmak isterim”
Bu cümlenin arkasındaki anlamlar;
1. Amacım katkı sağlamak vakit geçirmek değil
2. Angarya işlerle değil katma değerli işlerle ilgilenmek istiyorum
3. Kendimi geliştirerek daha fazla faydalı olmak istiyorum
4. İleride kadroya geçme noktasında bir ön inceleme varsa o kişi benim.
Farklı olun ve kendinize güvenin. Ancak bu şekilde bir değer yaratarak bunu ortaya çıkarabilirsiniz.
Kendinizi değiştirmek için en iyi yol ortamınızı değiştirmektir.
Cimri insan yoktur. Küçük hesapların insanı vardır.
Asgari ücreti artırmanın proaktif ve kalıcı yolu, “asgari ücrete razı olmayacak şekilde kendimizi geliştirmektir.
Vicdan, empati yeteneği ile gelişir. Önce herkese empatiyi aşılayalım…
Sabır uzun vadeli sonuçlar ve kalıcı başarılar için en önemli yakıtımızdır.
Yalanı dezenfekte edin ve yalan söyleyen insanlarla sosyal mesafenizi artırın :)
İroniye bu kadar karşı olmayalım. Sevelim onları, hayatımızda yer vermeye çalışalım. İroninin de toplumumuza karışmasına katkıda bulunalım.
En iyi yatırım kendine yaptığındır. Çocuğun varsa cevap değişir :)
2 tür insan vardır;
A. İşine, hedeflerine, hobilerine odaklanan, kimsenin ne dediğine bakmayan, sonuçları doğru veya yanlış olsa da bir şeyler yapan insan.
B. Başkaları hakkında konuşan, eleştiren, çekiştiren ve bunu yapacak diğer insanlarla çevresini genişleten.
A’nın hiçbir şeyden haberi yok ve yoluna devam ediyor!
Hangisi olacağınız tamamen sizin tercihiniz…
Dedikodu, konfor alanını seven insanların en önemli huzur kaynağıdır.
Netflix, alkol, sigara, dedikodu, tv zararı olan keyif vericiler.
Spor, dans, yüzme, koşu, beyin fırtınası ise faydası olan keyif vericiler.
Hayatın tadını, verimliliği maksimize ederek çıkarın
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” demediğimiz gün, kendimiz için de en doğrusunu yapmayı anladığımız gündür. Her şey aslına rücu eder sözünü benimseyip, iyi veya kötü ne yaparsak bunun şimdi veya yarın bize bir şekilde etkisi olacağını bilmemiz gerekir.
An’da kalmak, gününü gün etmek değil. Geçmişin keşkeleri, geleceğin kaygılarından kendini arındırmak demek.
Problem ettiğimiz şeylerin büyük çoğunluğu, psikolojik olarak içinde bulunduğumuz durumu problem görmemizden kaynaklanır. Yani problem olduğuğunu düşünmek problemlerin büyük bölümünü oluşturur. Eğitim arttıkça daha rasyonel düşünmeye ve problemleri somut çıktılar üzerinden değerlendirmeye başlarız. Bu da onların dert edilecek şeyler olmadığını anlamamızı veya büyütülecek bir şey olmadığını anlamamızı sağlar. Hatta rasyonel düşündükçe çözümler de netleşmeye başlayacaktır. Eğitim seviyesi düştükçe, manipülasyona kapılma, dedikodulara katılma, küçük sorunlarda boğulma gibi dertler baş gösterir. Bu da o küçük dünyaya daha fazla sıkışmamıza ve hatta sebep olduğu korku bu dünyaya daha fazla sarılmamıza sebep olur. O korku, cehalet, dedikodu, küçük düşünce çemberini kırabilmek, birçok sorunun aslında sorun olmadığını görmemize ve daha ufuk açıcı planlar yapabilmemize neden olur. Bu olmadığı sürece suçlanacak, şikayet edilecek, mazeret bulunacak konu eksik olmayacaktır.
Her şeyi yapabileceğini söyleyen birisi, hiçbir şey yapamayacağını ima eder.
Yaşanan olaylar yıllara, rakamlara bağlı olamaz. Bu sebeple suç 2020’nin değil dönemin 2020’ye denk gelmesidir. Her şeyi aynı şekilde yapmaya devam ettiğimiz sürece yeni yıldan boş yere umut beklemekten başka bir şey yapmış olmayız
Herkes gücü yettiği ölçüde sorunlara odaklansın!
Dünyayı iyileştirebiliyor musun, hayırsa, ülkene odaklan, hayırsa şehrine odaklan, çevrendiklere odaklan, ailene odaklan, hayırsa kendine odaklan o da mı zor geldi yarınına odaklan. Ufacık bir şeyi iyileştir ve elinden geleni yapmış olmanın verdiği huzurla uyu!
Gelecekte hangi şirketlerin batacağı, hangi ünlülerin biteceği ve yerine kimlerin geçeceği belli olmaz.
Bu yüzden kendini geliştir ve hep hazır ol.
Kaan Gülten’in Başarı Üzerine Sözleri
Hayatta başarı kavramı, popülarite ve trendler o kadar hızlı değişiyor ki, bunun farkına varamayanlar bir zamanlar sahip oldukları güçler elinden gittiğinde tek yaptıkları şey isyan etmek oluyor. Ancak bu isyan arta kalan bazı değerleri de tek seferde yok ederek sizi iyice yanlızlığa sürüklüyor. Bu konu her aklıma geldiğinde Erol Büyükburç’un “ben saksı değilim en çok bana soracaksınız” cümlesi geliyor :(
Her insanın bir devri vardır ve bu devir bir zaman mutlaka son bulur. Aynı zamanda insanlar hayatları boyunca ne yaparlarsa yapsınlar büyük ölçüde hatırda kalan son yaptıklarıdır. Dolayısıyla sektörünüzdeki, iş yaşantınızdaki veya medyadaki son iziniz neyse tarihte en çok anımsanan da o olacaktır. Dünya kadar iyilik yapın en son yaptığınız bir kötülük hepsinin çöpe atılmasına sebep olacaktır. Bu yüzden istikrar ve süreklilik burada da son derece önemlidir.
Bir zamanlar bir alanda başarılı olmanızın, gözde, popüler ve ünlü olmanızın etkisi bunlara neden olan faktörleri sürdürebildiğiniz veya gelişen trendlere ve yeniliklere uyum sağlayabildiğiniz ölçüde geçerliliğini korur.
Özetle hayat bana şunu öğretti : Ya Yenileneceksin Ya da Yenileceksin !
Parçalara böldüğünüz sürece başaramayacağınız hedef yoktur.
https://www.linkedin.com/feed/update/urn:li:activity:6397826736968605696/
“Bu işte şu kadar para var”, “şöyle geliri var” diye kurulan cümleler neticesinde girişilen birçok iş hüsranla sonuçlanabilir. Önemli olan bir mesleği ne kadar seviyor ve gerekenleri ne kadar yerine getiriyorsanız o kadar kazanabileceğinizdir.
Meslek ve kazanç konusu her aklıma geldiğinde Cem Yılmaz’ın Fundamentals gösterisinde bahsettiği seyyar tuvalet bölümü aklıma gelir. “Adam bir tasarım yapmış plazma televizyon Play Stationlar, LCD TV’ler Skylife dergiler, arkada Eros Ramazzotti çalıyor. Adam çıtayı öyle bir koymuş ki saygı duymak zorunda kalıyorsun”
Buradan şu sonuca varıyoruz, “kazanmak için meslek önemli değil, o meslekte daha iyisini sunmak için çalışmanız önemlidir”. En çok kazanabileceğiniz işi bulmak için uğraşmaktansa, en sevdiğiniz işi en iyi şekilde yapmak için uğraşın. Hedefi daha kolay ve keyifli başardığınızı göreceksiniz.
Hiçbir şey mi yapamıyorsun, faydalı bulduğun, motive edici gördüğün ve mutlu edeceğini düşündüğün içerikleri beğen, paylaş. Daha fazla insana ulaştır. Rotan fayda olsun kılavuzun ise iyi niyet. Emin ol hepsi sana geri dönecek…
Öz eleştiri başarının kilidini açmada ilk adımdır.
Sahip olduğumuz en önemli kaynağımız : Beynimiz. Onunla diğer tüm kaynaklara, fırsat ve avantajlara ulaşmamız mümkün. Ne kadar fazla zorlarsak o kadar iyi kullanırız bu kaynağı. Plan, proje, okuma, strateji, analiz, yabancı dil, tartışma, fikir yürütme, hayal kurma bu kaynağımızı daha güçlü hale getirecektir. Diziler, haberler, TV programları, eğlence amaçlı sosyal medya içerikleri ve videolar en pasif halimizle, beynimizi hiç kullanmadan yaşamamıza neden olacaktır. Öyle olunca da ne fırsatların ne de yeni kaynaklarımızın farkına varabiliriz. Şimdi 10 dk. Şunu düşünün : Şuanki konumumdan daha iyi nerede olabilirim, o konumda kimler var, aradaki farkımız ne, bu farkı nasıl kapatabilirim, bunun için yarın ne yapmalıyım. İnanılmaz verimli bir 10 dk.’ydı tebrikler
Odaklan! Ya sadece yapabildiklerine, ya keyif aldığın işlere ya da kendini geliştirmek istediklerine. Her işe yetişmeye çalışmak niteliksiz yoğunluk oluşturur. Bilsen de ben bu işleri almam, uzmanlığım budur de.
İnsanların söylemleri, her zaman asıl niyetleri olmayabilir. Öyle olsaydı her zaman iyi geçen toplantı iş, verilen söz icraat, övgüler gerçek, gülümsemeler içtenlik olurdu. İnsanların düşüncelerinde de tersine mühendislik yap. Söyleme değil, davranışın kök nedenlerine odaklan.
Kaan Gülten’in İletişim Üzerine Sözleri
Ekibinize, ailenize, çocuklarınıza kısaca çevrenizdeki herkese kurduğunuz cümleler enerjinizi yansıtır ve doğrudan o kişilerin de enerjisini etkiler.
Bu sebeple daima kurduğunuz olumsuz cümlelerin daha yüksek enerjili bir karşılığı vardır.– Kötü olmuş / Olmamış
yerine
+ Daha iyisini yapabilirsin– Hiç beğenmedim
yerine
+ Bu çalışmayı diğerleri kadar beğenemedim– Çok gereksiz
yerine
+ Şu an için aciliyeti yokOlumsuz cümleler kurup çevrenizdeki insanların enerjisini düşürmeyin.
yerine
Olumlu cümleler kurarak çevrenizdeki insanların enerjisini arttırabilirsiniz :)
İkna kabiliyeti gelişmiş insanlar, yalan söylemek yerine doğru söyleyerek insanların inancını kazanmaya çalışmış kişilerdir.
Eğer bir diyalog ve tartışma sonrası, “keşke şu cevabı verseydim” veya “keşke birden öyle söylemeseydim” diyorsanız bu iş dünyasında krizle karşılaştığınızda çuvallayabileceğinizin provasıdır, sinyalidir.
Yalnız insana saygı duyuyorum. Çünkü kimseden bir beklentim yok demiştir. Hatta onu da sessiz demiştir, içinden, yine kendine…
Hep şunu söylerim, eleştirilmek istemem ama bunun için de eleştirilecek bir yanımın olmaması gerekir. Beni eleştirin ki bunu görebileyim.
Kendimize dışarıdan bakmak, başkasının gözüyle bakmak, davranışlarımızın etkisindeki insanlarla empati yapmak özeleştirideki kilit noktadır.
İşte o zaman ancak kendimizi onarabilir, iyileştirebilir ve geliştirebiliriz. Eğer davranış, karakter ve yaklaşım olarak 5 – 10 sene önceki sizseniz, çok şey kaçırdınız, kaybettiniz ve bu itibarınıza, gelirinize, markanıza ve çevrenize kesinlikle yansımıştır.
Özeleştiri yapmaktan ve eleştiriye açık olmaktan korkmayın.
Hemen SWOT analizinizi yapın. Bir kağıdı artı çizerek 4’e bölün ve Güçlü, Zayıf yönleriniz ile sahip olduğunu Fırsatları ve Riskleri yazın.
Tüketim toplumu terimini kaynağından, bireyselden ele almak gerekir. Bunu da en kolay yansıtan herkesin günlük çıkardığı çöptür.
Herkes günlük çıkardığı çöp oranınca tüketim çılgınıdır. En az çöp çıkaran dünyayı en fazla sevendir.
Yenmeyen yemekler için israf yaklaşımı yanlış. Gereğinden fazla tüketerek hem porsiyonu kısmamak hem de bedene zarar vermek sebebiyle israf 2 kat yapılmaktadır.
Bir sonrakine porsiyonu küçült veya daha az sipariş ver.
Nefret kusan paylaşımlara olumsuz dahi yorum yapmak, kızdığını göstererek bile paylaşmak o nefreti daha fazla yaymak olacaktır.
Güzellikleri beğenin, yorum yapın, paylaşın ki mutluluğu yaymada aracı olun.
Futurizm geleceğe dair öngörüleri bulup paylaşma değildir. Geleceği veriler ve davranışlar ışığında okuyabilme ve öngörebilmedir. Ancak Türkiye’deki çoğu “futurist” sosyal medya uzmanı gibi çalışır.
Patronların, çalışanları borçlandırarak ani iş bırakmalarının önüne geçmek istemesi, işe muhtaç olmasını sağlama düşüncesi ve daima istediğim gibi yönetebileyim bakış açısı, maalesef çalışanları esir alma noktasındaki en çok kullandığı taktiklerinden bir tanesidir.
Çektiğimiz fotoğraflarda kareye giren ünlüler değil, doğa, manzara, mekan ve türlü güzellikler hiç değil. Her ne kadar karede görünmesek de orada olduğumuzu gösteren bizleriz aslında.
Yazılı iletişimde sürekli imla hatası yapan, eğitimli ve kültürlü bir kitleyi hedef kitlesine almayı aklından çıkarsın!
Kaan Gülten’in Güven Üzerine Sözleri
İnsanlar arasındaki en paha biçilemez duygu “güven”dir.
Patrona güveniyorsan, daha düşük maaşla çalışmayı kabul edebilirsin.
Çalışanına güveniyorsan, daha fazla maaş verebilirsin.
Sevgiline/Eşine güveniyorsan daha fazla sevebilirsin.
Çocuğuna güveniyorsan daha fazla yatırım yapabilirsin.
Kendine güveniyorsan daha büyük işlere cesaret edebilirsin.
Güvende hissetmenin başka bir duygu ile telafisi yoktur.
En güvenilir insan “sen bana güven” diyen değil, en somut teminat ve garantileri ortaya koyan insandır.
Yapabileceğimizin her zaman daha iyisi mümkündür. Daha iyisini yapmaya devam ettiğimiz sürece zaten o mükemmel sonuç hazzını yine elde edeceğiz.
Kaan Gülten’in Motivasyon Üzerine Sözleri
Hatalı kararların en büyük sebebi negatif ruh halidir. Önce kendinizi motive edin veya olumsuz hissiyatın geçebileceğini görmek için zaman tanıyın.
Sürekli kendimize şunu söylemeliyiz. “Ben 8 milyar insandan farklı olmalıyım” bunu sürekli kendinize hatırlatarak sınırların dışına çıkmaya, yeni şeyler keşfetmeye, daha fazla çalışmaya, yönlenen değil yönlendiren olmaya, heyecanını kaybetmemeye, talep eden değil arz eden olmaya, seyirci değil oyuncu olmaya çalışmalıyız.
Bir zengin olanlar var, bir de zengin gibi görünenler. Zenginler tasarruflarının bir miktarıyla lüks tüketim yaparken, zengin görünenler kazançlarının çoğuyla aynı lüks tüketimi yaparlar. Zengin görünenler bu yüzden hiçbir zaman gerçekten zengin olamazlar.
Hayallerin büyüdükçe beklentiye, küçüldükçe hedefe dönüşür. Ailenin veya toplulukların hayalleri senin hayaline dönüşmesin. Kendi amacını belirle ve onun için hareket et!
Hayalinin büyüklüğü veya küçüklüğü önemli değil, senin olsun yeter!
Hayallerin büyük olmamalı, senin olmalı…
Pes ettim demeyin, nadasa bıraktım deyin. Bazen dinlenmek, dışarıdan bakmak, kafa boşaltmak iyidir. Zaman zaman iyi gelir nadasa bırakmak…
Üzerimizdeki ataleti atmanın en önemli adımı pozitif düşünebilmek. Pozitif düşündükçe daha hareketli olduğumuzu, daha fazla hayal kurduğumuzu, daha fazla plan yaptığımızı fark edeceğiz.
Dünyaya bir etki yaratmak için geldin. Zamanını boşa harcama.
Bir deneyim paylaş, ufacık bir bilgi ya da düşünce…
1 kişi görsün ya 1 milyon. Önemli olan niyetin ve insanlara nasıl dokunabildiğin.
Twit at, podcast çek, youtube a video yükle ve şunu hiç unutma 1 – 0’dan büyüktür.
Korkudan kaynaklanan enerji kortizol seviyesini artırır. Yüksek kortizol bağışıklık sisteminizi zayıflatır ve sizi daha savunmasız hale getirir.
Güçlü kalın, olumlu olun, keyif aldığınız ve sadece sizin kontrolünüzde olan şeylere odaklanın.
Çok amatördüm ama her detaya çok özeniyordum. Eksikliğimin farkındaydım ama kapatmak için gece gündüz çalıştım, çalışmadığım zamanlarda kafa yordum.
– Başarılı iş çıkarma
– Ekip yönetimi
– Liderlik
– Hitabet
– Topluluğa konuşma
Gibi yönetimsel tüm beceriler sonradan öğreniliyor..
ve hepsinin başı “kendini yönetebilmeyi öğrenmek!”
– Kendini yataktan kaldıramazsan kimseyi kaldıramazsın
– Kendine iş yaptırtamazsan kimseye yaptıramazsın
– Kendine yasak, hedef koyamazsan kimseyi yönetmeye iraden olamaz.
Günlük olarak yapacağım her işi görevler halinde zihnimde listelerim, her birini sırasıyla tamamladıkça yeni görevler gelir ve bu bitmeyen bir macera. Kendimi hiç boş bıraktığıma denk gelmedim ve gelişmediğim bir boş geçen günüm olmadı. Kolay değil ama gittikçe kolaylaşıyor.
İnsan başarılı doğmaz, başarılı olur.
Kullanmadığın sürece sahip olduğun hiçbir kaynağın önemi yok.
Yorgunluklarımızın büyük çoğunluğu mental! Mental olarak ayağa kalkarsak, dinçleşirsek yapamayacağımız şey yok. Fiziksel dinçlikten çok daha kolay ama bir o kadar zor.
Bırak heykelin düşünsün, sen icraat yap :)
İçinde sizin olduğunuz tüm seçimleri gözden geçirin.
Okul, üniversite sizi seçti, şirketiniz veya müşteriniz sizi seçti, eşiniz sizi seçti, bazen de iş dünyasında çevrelerimiz. Hayat bizim yaptığımız ve seçeneklerde bizim olduğunuz seçimlerle şekilleniyor.
Hep bir seçim yapacağız ve bir seçenek içerisinde bulunacağız. Bunlardan kaçınmak, hiçbir amaca ulaşmamak ve hiçbir kazanım elde edememek demek.
O yüzden her geçen gün hayat daha zor olabilir, ama her zorluğun arkasında bir güzellik ve refah mutlaka bizi bulacaktır.
Her iyi fikir bir boş sayfa ile başlar.